2 Mayıs 2018 Çarşamba

ingilizcede ing eki - ing takısı

Any bed is better than not having a bed.
Herhangi bir yatak , bir yatağa sahip olmamaktan daha iyidir .

Ben seni listeye dahil ediyorum .
I am including you in the list.

We are getting older each day.
Anlamı: Biz her gün yaşlanıyoruz.

Any bed is better than not having a bed .
Herhangi bir yatak, bir yatağa sahip olmamaktan daha iyidir.

The woman is speaking. Anlamı: Kadın konuşuyor.

He did not like that I was touching someone else 's work . /
 O, benim başkasının çalışmasına dokunuyor olmamdan hoşlanmadı.

The meal was including the wine. Yemek şarabı içeriyordu .

These are the dresses I am thinking of.
Anlamı: Bunlar benim düşündüğüm elbiseler

The secretary was taking the documents to the lawyer.
Anlamı: Sekreter belgeleri avukata götürüyordu.

He was trying to eat.
Anlamı: O yemeye çalışıyordu.

I am taking the next bus.
 Anlamı: Ben bir sonraki otobüse biniyorum.

My mom is giving me more food.
Benim annem bana daha fazla yemek veriyor .

I do not know exactly what is happening .
 Ben tam olarak ne olduğunu bilmiyorum.

I know that he is watching me .
Ben onun beni izlediğini biliyorum.

I have been walking since this morning.
Bu sabahtan beri yürüyorum .

I see that your brothers are studying but you are not.
Anlamı: Ben görüyorum ki senin erkek kardeşlerin ders çalışıyorlar ama sen çalışmıyorsun.

The boy is reading the menu.
Anlamı: Oğlan menüyü okuyor.

I am writing books.
Anlamı: Ben kitap yazıyorum.

How are they doing that?
Anlamı: Onlar şunu nasıl yapıyorlar?


"I feel like seeing the city. "


Çeviri: Canım şehri görmek istiyor.

"I like reading American novels. "


Çeviri: Ben Amerikan romanları okumayı severim.


"I like walking at night. "




Çeviri: Ben gece yürümeyi severim.

"Where are you sleeping? "



Çeviri: Siz nerede uyuyorsunuz?

"The writing is excellent. "


Çeviri: Yazı harika.

"Who likes eating? "


Çeviri: Kim yemeyi sever?

"You are sleeping. "


Çeviri: Sen uyuyorsun.

"I remember seeing her last year. "


Çeviri: Ben onu geçen sene gördüğümü hatırlıyorum.

"It is raining. "


Çeviri: Yağmur yağıyor.


"It is not raining. "



Çeviri: Yağmur yağmıyor.

"He finished reading the book. "


Çeviri: O, kitabı okumayı bitirdi.

"What is the student writing about? "


Çeviri: Öğrenci ne hakkında yazıyor?


"He was tired from reading. "


Çeviri: O okumaktan yorulmuştu.


"I saw a sleeping dog. "


Çeviri: Ben uyuyan bir köpek gördüm.

"Where is this train going? "


Çeviri: Bu tren nereye gidiyor?

"The children entered running. "


Çeviri: Çocuklar koşarak girdiler.

"It kept on raining for a week. "


Çeviri: Yağmur yağmaya bir hafta boyunca devam etti.



"In France, the climate is good, and the cooking too! "


Çeviri: Fransa'da iklim iyidir, ve yemekler de!

"The cats like playing in the sun. "


Çeviri: Kediler güneşte oynamayı sever.

"He left the restaurant without paying. "


Çeviri: O para ödemeden lokantayı terk etti.


"No more playing, children. "


Çeviri: Daha fazla oynamak yok çocuklar.

"Ödemeniz için teşekkür ederiz."


Çeviri: Thank you for paying.


"Were you still sleeping? "


Çeviri: Sen hala uyuyor muydun?
He likes cooking for his family.
O ailesi için yemek pişirmeyi sever .

"Is it still raining? "


Çeviri: Hala yağmur yağıyor mu?

"I saw him running. "


Çeviri: Ben onu koşarken gördüm.

"They have almost finished playing. "


Çeviri: Onlar neredeyse oyun oynamayı bitirdiler.

"We mix everything starting with the egg."


Çeviri:Yumurtadan başlayarak biz her şeyi karıştırırız.

"We have to prevent him from doing this."


Çeviri:Biz onun bunu yapmasını engellemeliyiz.

"I do not like starting with coffee."


Çeviri:Ben kahve ile başlamayı sevmiyorum.

"My wife is good-looking."


Çeviri:Benim karım güzeldir.

"He sometimes thinks about leaving."

Çeviri:O bazen ayrılmayı düşünür.

"I saw him looking at me."


Çeviri:Onu bana bakarken gördüm.

"Leaving the car here is not a good idea."


Çeviri:Arabayı burada bırakmak iyi bir fikir değil.

"Calling your mother is a good idea."


Çeviri:Annenizi aramak iyi bir fikir.

"We are thinking about starting a family."


Çeviri:Biz bir aile kurmayı düşünüyoruz.

"He started working as an actor."


Çeviri:O bir oyuncu olarak çalışmaya başladı.

"I like sitting by the window."


Çeviri:Ben pencere kenarında oturmayı seviyorum.

"I did not hear you calling."

Çeviri:Ben senin seslendiğini duymadım.

"It was hard for him to stop working."

Çeviri:Onun çalışmayı bırakması zordu.

"Looking out the window is more interesting."

Çeviri:Pencereden dışarıya bakmak daha ilginç.


dd

25 Mart 2018 Pazar

ingilizce Doğa

The grass and the tree are green . 
çimen ve ağaç yeşildir

Today is a day without sun . 
Bugün güneşsiz bir gün.

The trees turn red in September . 
eylülde ağaçlar kızarır

Billy likes to touch the flowers. 
Billy çiçeklere dokunmayı sever.

He and I see the sky Anlamı: 
O ve ben gökyüzünü görürüz.


The Moon is yellow .
 ay sarıdır


flowers, trees, grass, sky, sea, moon, sun

-----------

There is a fire in the kitchen . mutfakta yangın var
The bird is in the air . Kuş havada.
We live in the real world . Gerçek dünyada yaşıyoruz.
The sky is full of stars . gökyüzü yıldızlarla dolu
The fields are yellow . tarlalar sarıdır
She is in her own world now . şimdi kendi dünyasında.
It is not a star . o bir yıldız değil

world, rain, volcano, fire, airs, field, star

-----------

The weather was very bad yesterday . dün hava çok kötüydü

The nature is green . doğa yeşil

The weather is better in the south . Güneyde hava daha iyidir.

I love nature . ben doğayı seviyorum

The Earth is bigger than the Moon . Dünya Ay'dan daha büyüktür.

Nature is the best teacher . doğa en iyi öğretmendir
It is not your land . O sizin araziniz değil.

land, weather, nature, river, earth, mountain, wood

-----------

There is a stone in my shoe . ayakkabımın içinde taş var.
The boy plays with the stones . Oğlan taşlarla oynar.
The wind is cold today . rüzgar bugün soğuk
I am alone in this planet . Ben bu gezegende yalnızım.
Today there is more wind than yesterday . Bugün dünden daha fazla rüzgar vardır.
She likes summer heat .yaz sıcağını sever.



up, forest, stone, wind, heat, rose, planet


-----------

We speak about the climate . biz iklim hakkında konuşuruz
The soil is brown . toprak kahverengi
The climate is very good İklim çok iyi.
The leaves are yellow . yapraklar sarıdır
The landscape is green and beautiful . manzara yeşil ve güzel
How old is the universe ? evren ne kadar yaşlı
The climate is very good . iklim çok iyi
My dog plays with the leaves . köpeğim yapraklar ile oynar
The universe looks black . evren siyah görünüyor





-----------

Rice is the main crop . pirinç ana ürün
There is dust on the table . masanın üzerinde toz var
My brother works in a gas station . kardeşim benzin istasyonunda çalışıyor
All plants need water and light . / Tüm bitkilerin suya ve ışığa ihtiyacı var.
The important crops are coffee and fruit . önemli mahsuller kahve ve meyve
That makes dust . o toz yapar
It is a very good material. Anlamı: O çok iyi bir malzemedir.
I turnry on the light Ben ışığı açarım.
Wood is an important material . odun önemli bir madde
Where are the roots of a plant ? bitkinin kökleri nerede
Those are young plants . onlar genç bitkiler


crop, gas, material, plant, light, dust, sand


------------------







23 Mart 2018 Cuma

Fiiller: -miş+hikaye Ders: 4/4

I had arrived at school . ben okula varmıştım
You had arrived after me Anlamı: Sen benden sonra varmıştın.
She had lived in five different countries . 5 farklı ülkede yaşamıştı
She had earned their love . onların sevgisini kazanmıştı
We had discovered the solution . Biz çözümü keşfetmiştik.
They had lived together . onlar beraber yaşamışlardı
I had arrived at work . işe varmıştım
She had earned a car . o bir araba kazanmıştı
My brother had earned more than my father . kardeşim babamdan daha fazla kazanmıştı
You had arrived after me . benden sonra ulaşmıştın.
We had known the answer Biz cevabı bilmiştik .
The architect had discovered the old museum . mimar eski müzeyi keşfetmişti
I had not assumed anything . Ben hiçbir şey farz etmemiştim .
We had known this artist . biz bu sanatçıyı bilmiştik
I'd assumed the same. Ben de aynısını farz etmiştim .


lived, discovered, arrived, assumed, earned, known

Fiiller: -miş+hikaye Ders: 3/4

I had tried everything / Ben her şeyi denemiştim.

I had decided to swim . Ben yüzmeye karar vermiştim.

We had decided to walk Anlamı: Biz yürümeye karar vermiştik.

The lady had died here . hanımefendi burada ölmüştü

You had closed the door . kapıyı kapatmıştın.

He had gone home . O, eve gitmişti.

She had tried to drink . o içmeyi denemişti

I had died . Ben ölmüştüm.

We had tried to find you . biz seni bulmayı denemiştik

The castle had closed . kale kapanmıştı

Their father had died . onların babası ölmüştü

You had opened a restaurant . siz bir restoran açmıştınız

My mother had felt nothing . Benim annem hiçbir şey hissetmemişti.

After ten years the restaurant had finally closed . 10 yıl sonra nihayet restoran kapanmıştı.




closed, died, tried, decided, felt, gone, opened

En Çok Okunanlar

Present Perfect Tense Yakın zaman kullanımı (Yakın Geçmiş Zaman)

"He has wanted to swim." Çeviri: O yüzmek istedi. "Have you been to the US?" Çeviri: ABD'de bulundun mu ? "My s...