Fiiller: Mastar Hali 2 Ders: 2/9

We have to continue ! biz devam etmek zorundayız

I do not believe him ! ben ona inanmıyorum

Does she believe?  O inanır mı?

But he wants to stay . Ama kalmak istiyor.

I do not want to leave you . Seni bırakmak istemiyorum .

Do not stay with him!  Onunla kalma!

We have to stop in front of the hotel . Biz otelin önünde durmak zorundayız.

Does she believe ? İnanıyor mu?

Do not leave the door open . Kapıyı açık bırakmayın.

We want to continue the journey . biz yolculuğa devam etmek istiyoruz

Is this bus stop new ? Bu otobüs durağı yeni mi?

I am very tired to continue . Devam etmek için çok yorgunum.

Does this train stop in Hannover ? Bu tren Hannover'de duruyor mu?

Do you want me to stay here with you ? burada seninle kalmamı ister misin?

I hope to build a new computer next year . gelecek yıl yeni bir bilgisayar yapmayı umuyorum.

I want to apply to that program .  ben  O programa başvurmak istiyorum.

We do not build anything. Biz hiçbir şey inşa etmeyiz.  

What do you build? Siz ne inşa edersiniz?

Ders: 2/9

stay, build, continue, apply, stop, believe, leave

BAŞLA

ingilizce Fiiller: Mastar Hali 2 Ders: 1/9

Nice to meet you . memnun oldum

I do not feel well. İyi hissetmiyorum.

I do not feel very well. Anlamı: Ben çok iyi hissetmiyorum.

Do you remember those years ? O yılları hatırlıyor musun?
She has forced me to talk . o beni konuşmaya zorladı

He wants to increase the control .  Kontrolü arttırmak istiyor.

i do not talk to her Anlamı: Ben onunla konuşmam.

Hello , nice to meet you . selam, memnun oldum  

How do you feel ? nasıl hissediyorsun

I do not feel very well . Kendimi çok iyi hissetmiyorum .

I do not remember her name . Adını hatırlamıyorum.

How do you remember that ? şunu nasıl hatırlıyorsun?

They want to increase the number of tourists in Europe . Avrupa'daki turist sayısını artırmak istiyorlar.

I went to the airport to meet my father . Babamla buluşmak için havaalanına gittim.

I do not talk to her . Onunla konuşmam.

Do you feel it ? Hissediyor musun ?

He wants to increase control. O , kontrolü artırmak istiyor .

Ders: 1/9

talk, meet, feel, cover, choose, remember, increase

İlgi zamirleri

What a long week . ne uzun bir hafta

I know where I am . Nerede olduğumu biliyorum

Read what you want. Anlamı: İstediğini oku.

I do not know where it comes from . Nereden geldiğini bilmiyorum.

Nobody knows where she came from . Kimse nereden geldiğini bilmiyor.

He has told the police what happened . ne olduğunu polise anlattı.

Where and with whom ? Nereye ve kimle ?

I know which hat is mine . Hangi şapkanın benim olduğunu biliyorum.

I know whose son you are . Kimin oğlu olduğunu biliyorum.

Read what you want . Ne istiyorsanız okuyun.

I have three cars , of which two are blue . Üç arabam var, ikisi mavi. 

The child who is not born Doğmamış çocuk

Whom do we pay ? kime öderiz?

We know whose it is. Biz onun kimin olduğunu biliyoruz .

This is the wine which we produce . Ürettiğimiz şarap budur.

She is the woman whom I hate . O nefret ettiğim kadın.

He is the man whom I love . O benim sevdiğim adam.

We know whose it's Biz onun kimin biliyoruz. 

Ders: 1/1

which, where, whose, whom, what, who

İpuçları ve notlar

İlgi zamirleri iki cümleyi birleştirmek için kullanılır. Birleştirilen cümlelerden ikincisi ilkiyle ilgili bir bilgi verir.

• which: cansızlar ve hayvanlar için
• who/whom: insanlar için
• that: which veya who yerine kullanılabilir
• where: yer bilgisi için

Genel olarak bunlar Türkçeye -idik ekiyle çevrilir (sevdiğim, bildiğin, doğduğu gibi).

• whose: aitlik bilgisi verir. "olan" şeklinde ya da "-an" ekiyle çevrilir (yaşayan, doğan...)
• of which, of what: bir grup isminde bazılarını tanımlarken kullanılırlar. "olan" şeklinde çevrilirler.

Fiiller: Yakın Geçmiş Zaman Ders: 9/9

We have passed the test . Testi geçtik.

I have finished this book . Bu kitabı bitirdim.

She has not drunk beer since yesterday   Dünden beri bira içmiyor.

I have missed you . Seni özledim .

I have not drunk water today Bugün su içmedim.

He has finished his work . O, işini bitirdi.
We have finished the coffee . biz kahveyi bitirdik
One more day has passed . Bir gün daha geçti.
Ten years have passed since he died . o öldüğünden beri on yıl geçti.

We have not said that . Bunu söylemedik.

I have known him since I was little . Ben küçüklüğümden beri onu tanıyorum.

I have assumed it . Ben onu varsaydım.
Who has allowed it ? Ona kim izin verdi?
I have known her for two months . Onu iki aydır tanıyorum.

I have missed my dinner . Akşam yemeğimi kaçırdım.

Ders: 9/9

missed, assumed, allowed, known, finished, drunk, said, passed

Fiiller: Yakın Geçmiş Zaman Ders: 8/9

I have not ordered wine . ben şarap sipariş vermedim
The clock has stopped . saat durdu
Finally the door has opened . sonunda kapı açıldı
She has finally won . o sonunda kazandı
They have reduced the amount of milk . sütün miktarını azalttı.
I have opened the door in the morning . ben sabah kapıyı açtım
I have ordered soup for everybody . herkes için çorba ısmarladım.
The guard has stopped the car . bekçi arabayı durdurdu
She has opened the window . o pencereyi açtı
Your dog has won an award . Senin köpeğin ödül kazandı.
He has won twice in the last three years . Son üç yılda iki kez kazandı.

The summer has arrived .  yaz geldi

A police car has stopped on the side of the road Yol kenarında bir polis arabası durdu.

I have just arrived here . Buraya yeni geldim.

I have reduced the amount of bread I eat . Yediğim ekmek miktarını azalttım.

Ders: 8/9

reduced, won, opened, ordered, lived, stopped, arrived

Fiiller: Yakın Geçmiş Zaman Ders: 7/9

He has felt something . o Bir şey hissetti.

She has prepared the bed . o yatağı hazırladı

She has forced me to swim . o beni yüzmeye zorladı 

They have performed together . beraber gösteri yaptılar

He has forced the dog to sleep O, köpeği uyumaya zorladı.

We have prepared tea for you . sizin için çay hazırladık.

I have never felt this happy.   Ben hiç bu kadar mutlu hissetmedim.

They have performed in Europe . onlar avrupada gösteri yaptılar  

She has prepared lunch . O, öğle yemeği hazırladı.

I have forced them to study . onları çalışmaya zorladım.

The milk has gone bad . süt bozulmuş 

They have followed the order . Onlar emri takip etti.

We have followed Peter all day . Bütün gün Peter'ı takip ettik.

The boy has already gone to bed . Çocuk zaten yattı.

He has introduced the new boss . o yeni patronu tanıttı 

I have never introduced her to my children . onu çocuklarımla hiç tanıştırmadım.

She has followed him from the square . Meydandan onu takip etti.

Ders: 7/9

felt, followed, gone, prepared, performed, introduced, forced

Fiiller: Yakın Geçmiş Zaman Ders: 6/9

Believe me, I have tried. İnan bana, denedim.

I have changed . ben değiştim 

You have closed the window . siz pencereyi kapadınız
I have presented all the documents . Tüm belgeleri sundum.

We have tried to go . Gitmeyi denedik.

I have tried every way . ben her yolu denedim

I have met two doctors . ben iki doktorla tanıştım
They have produced more beer this year . onlar bu yıl daha çok bira ürettiler
He has presented his idea . Fikrini sundu.

They have produced a different machine . Farklı bir makine ürettiler.

The car has closed the road .  Araba yolu kapadı.

My house has turned into a restaurant . Evim bir restorana dönüştü.

I have never met him . Ben onunla hiç tanışmadım

The farm has turned into a restaurant . Çiftlik bir restorana dönüştü.

Ders: 6/9

presented, closed, changed, produced, met, turned, tried

Fiiller: Yakın Geçmiş Zaman Ders: 5/9

I have lost my passport . pasaportumu kaybettim 

He has not asked yet . o Henüz sormadı.

She drank water two days ago . İki gün önce su içti

He has sent a box . o bir kutu yolladı 

I have lost my umbrella . ben şemsiyemi kaybettim

I saw you five weeks ago . seni beş hafta önce gördüm

They have sent two bags . iki çanta yollamışlar

I have not asked your name . Adını sormadım.

I spoke with my mother seven days ago . Yedi gün önce annemle konuştum.

We have developed a car . Bir araba geliştirdik.

So far I have not received it . Şimdiye kadar onu almadım.

The city has developed a new system . Şehir yeni bir sistem geliştirdi.

He has taken us to the zoo . bizi hayvanat bahçesine götürdü 

My mother has received the box . benim annem kutuyu teslim aldı  

He has taken my coat.  O benim ceketimi aldı .

Ders: 5/9

ago, received, taken, asked, lost, sent, developed

Fiiller: Yakın Geçmiş Zaman Ders: 4/9

She has put the apples in the basket . Elmaları sepete koydu.
I have never done that . Şunu hiç yapmadım .

I saw her before . ben onu daha önce gördüm 

We have given you everything . size her şeyi  verdik
I have become a woman . ben bir kadın oldum
They have called the police . polisi aradılar
I have written three letters. ben üç mektup yazdım
it has become very cold. çok soğudu
I have never called him . onu asla aramadım
He has not given me an answer yet . Henüz bana bir cevap vermedi.

The town has become poor . Kasaba fakirleşti.

She has put the plates on the table . Tabakları masanın üzerine koydu.

Drink before . önce iç

It has become very cold . Çok soğudu.
No one has called him today Bugün kimse onu aramadı
He has not written us since February . o bize şubat ayından beri yazmadı
Evet, o onu zaten yazdı. Yes, she has already written it.

Ders: 4/9

before, given, become, put, called, written, done

Fiiller: Yakın Geçmiş Zaman Ders: 3/9

We have never had cats . Hiç kedimiz olmadı.

She has not told me her name . Bana adını söylemedi.

We have not paid for the chicken . Tavuk için para ödemedik.

It has not rained since Tuesday . Salı gününden beri yağmur yağmadı.

We have not seen each other since Wednesday Çarşambadan beri birbirimizi görmedik.

 I have just come . demin geldim.

The last train has left already . Son tren zaten kalktı.

Have you seen Michael this week ? Michael'i bu hafta gördün mü?

Now I have told you everything . Şu an sana her şeyi söyledim.
I have seen an elephant once . Bir keresinde bir fil gördüm.

The time has finally come . Nihayet zaman geldi.

She has not come yet to see my house . Henüz evimi görmeye gelmedi.

He has left this country . Bu ülkeyi terk etti.

My wife has told me everything . Karım bana her şeyi anlattı.

Ders: 3/9

seen, had, since, paid, told, left, come